Dünya zamanı, üzerinde yaşayan herkes için aynı hızla akmıyor. Dünyanın bir köşesinde akreple yelkovan koşturmaca oynarken başka bir köşesinde dizlerinde derman kalmayan yaşlı birinin merdiven çıkışı gibi soluklana soluklana ilerliyor. Yıllar önce okuduğum Yiğit Kulabaş’ın Zamanya isimli kitabında Zaman Makinası olarak kadınları işaret ediyordu ve her 9 ay 10 gün sonrasında dünyaya yeni bir zaman ekleniyordu. Kitapta diğer canlılardan bahsetmiyordu ama aynı mantıkla gidersen dünyaya gelen her canlı elinde kullanılmamış sıfır zamanla doğuyordu. İnsan 75-80 yıl, kediler 13-20 yıl, kaplumbağalar 40 ila 200 yıl, hamamböcekleri altı ay ile 12 ay arasında değişen zamanla yaşayabiliyorlar. Her canlının yaşam ritmi farklı aynı kitaplar gibi. Farklı yaşam ritmine sahip okuyucuların aynı kitaptan farklı etkilenmeleri de çok doğal. Yaşanmışlıklar, yaşanmamışlıklar ne okuyacağını ve okuduğunda nasıl etki bıraktığının belirleyicisi oluyor ama kitapların bir sihri var. Yaşamımızı genişletiyorlar.
Kısıtlı zamanımızla Dünya’nın her yerinde yaşamamız mümkün olmuyor. Seyyahların bile ayak basmadığı, görmediği yerler ve toplumlar var. İşte burada kitapların sihrini açıklıyorum. Dünya’nın gitmemizin mümkün olmadığı herhangi bir köşesinde yaşayan bir yazarın kitabını okurken o yerin kültürünü, örf ve adetlerini, günlük yaşamını, doğasını, hayallerini, sevinçlerini, üzüntülerini, kavgalarını bazen direkt bazen de satır aralarından öğrenirsin ya, kitapların sihri de burada saklı. Bazen bir günde, bazen bir haftada başka bir aleme gidip gelme imkanı tanıyor. Üstüne üstlük yeni maceralar yaşamanı sağlıyor. Mesela ben, kitap okurken kendimi kitabın kahramanlarıyla birlikte aynı ateş etrafındaki çemberde sohbet ederken buluyorum.
Ömrü hayatımda Nijerya’ya gidip Nijeryalılarla ateş etrafından toplanıp hikâyelerini dinleme şansımın olacağını tahmin etmiyorum. Ama Nijeryalı bir yazarın ilk kez 1958 yılında yayımlanan kitabını okuduğumda o coğrafyanın insanı hakkında az çok fikir sahibi olabiliyorum. Afrika edebiyatının babası olarak tanımlanan Cbinua Acbebe’nin İthaki yayınlarından çıkan Afrika Üçlemesi’nin ilk kitabı olan Parçalanma’da, Umuofia bölgesinde yaşayan İgbo halkının örf ve adetlerini, sömürgecilerin İgbo halkını nasıl parçaladıklarını okuyacaksınız. Bunun yanı sıra kitapta babasından utanan bir oğulun itibar kazanma çabasının onu sert bir adama dönüştürmesini ve onun oğlunun misyonerlerin tarafına geçişini de okuyacaksınız. Nijerya mutfağının temelini oluşturan yam yemeği yiyip, kıtlık içeren masallarına kulak vereceksiniz. Bizim masallarımızda uzun yaşamı ve evini sırtında taşıması sebebiyle ölümsüzlüğü, bilgeliği, sabrı temsil eden kaplumbağaya, kitabın içinde yer alan masalda kurnazlık, nankörlük ve hainlik atfedildiğine şahit olacaksınız. Kitabı okurken Okonkwo’ya kızdım, onun için üzüldüm, zaman zaman haklı buldum, anlamaya çalıştım. Kitabı araştırırken Türkiye’de üzerine yapılan akademik çalışma ile karşılaştım. İsmail AVCU’nun Chinua Achebe’nin Afrika Üçlemesi: Parçalanma, Artık Huzur Yok, Tanrının Oku’nda Kültür ve Kimlik isimli makalesini https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/672450 bu adresten ulaşabilirsiniz.
Parçalanma’da kurnaz, nankör ve hain olan kaplumbağa, Alman yazar Michael Ende’nin Momo isimli kitabında yarım saat sonrasına kadar olacakları bilen bilge kaplumbağaya dönüşüyor. Aslında bu durum tüm canlıların içinde var olan zıtlıkların kitaplara yansıması, edebiyatın gücü. Momo 1973 yılında yazılan bir masal kitabı. Masal kitabı deyince öyle ince 5-10 sayfalık bir kitap düşünmeyin, çünkü 300 sayfalık. Momo 2022 yılında Pegasus yayınlarından yayımlanmış. Michael Ende bu kitabıyla Alman Gençlik Ödülüne layık görülmüş ve kitap pek çok kez sinemaya uyarlanmış.
Kitabın kapağında “Zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir” yazar. Dinleme konusunda ustalaşmış kimsesiz bir kız çocuğunun, insanların zamanını çalan Duman Adamlara karşı mücadelesini anlatan kitabı okurken zamanımızı nasıl hoyratça harcadığımızın farkına varacaksınız. Kaplumbağa Kassiopedia’nın yardımıyla gittiği Hora Usta’nın, Hiçbir Zaman Sokağı’ndaki, Hiçbir Yerde Evi’nde Momo, insanlar için zamanın ne kadar önemli olduğunu kavrayacak ve kavratacaktır. Momo’nun kavradığı ama günümüz insanının bir türlü kavrayamadığı zaman bizim tarafımızdan har vurup harman savuruluyor. Bu kitap okuduğunuzda dostlukların, paylaşımların, dinlemenin, sevginin ve en önemlisi zamanın değerini bilmenizi sağlayacak.
Sevmeye, sevilmeye, gezmeye, okumaya, öğrenmeye vakit ayırmanız temennisiyle…
Sevgiler
Ayşegül Ekşi • 29/05/2025