Katılımcılar geldiklerinde gözlerinde taşıdıkları hikâyeler çok tanıdıktı. Kimisi geçmişin yüküyle, kimisi gelecek kaygısıyla doluydu. Ama hepsinin ortak bir arzusu vardı: durmak, hissetmek, bağ kurmak.
Nefesle başladık. Farkındalıkla alınan her nefes, katılımcıların içine dokundu, derinlere indi. Ardından özel olarak hazırladığımız meditasyonlarla iç yolculuk derinleşti. Sessizliğin içinde bir ses uyanmaya başladı: yıllardır susturulmuş, duyulmamış, ertelediğimiz o iç ses.
Mindfulness pratikleriyle bedenin verdiği sinyalleri dinledik, zihnin hikâyelerine kulak verdik ve kalbin kırık yerlerine sevgiyle dokunduk. Gözlerden süzülen yaşlar, kelimelerden çok daha fazlasını söyledi. İçsel çocukla yapılan buluşmalar, kampın belki de en sihirli anlarındandı. O çocuk—bir zamanlar gülmeyi, oynamayı, hayal kurmayı bilen o saf yan—yeniden hatırlandı.
Ve birden kampın havası değişti.
İnsanlar birbirine sarıldı, gözlerinde aynı parıltı vardı: tanıma, anlama, kabul etme.
Birlikte ağladılar, birlikte güldüler. O sabah sessiz gelen kalpler, o akşam birlikte şarkı söyleyen seslere dönüştü.
Kamp ateşi etrafında dizildiğimiz o gece, ateşin dans eden alevleri göğe yükselirken, sesimiz de yükseldi. Söylediğimiz şarkıların melodileri yıldızlara karıştı. Kimi zaman gözlerimizi kapattık ve sadece dinledik: hem birbirimizi, hem doğayı, hem içimizde yeni yeni beliren o huzurlu sesi.
Gökyüzü, sessizliğin kucağında yavaşça dönerken, biz de dönüşüyorduk.
Yavaş yavaş, ama köklü bir şekilde.
Bir katılımcı kamp sonunda şöyle dedi:
“Hayatım boyunca bir yerlerde kendimi arıyordum. Meğer hep nefesimin içinde saklanıyormuşum. O küçük çocuk hâlâ oradaymış. Ve ben ona dokununca, her şey iyileşmeye başladı.”
İşte o buluşma, “Bu Hayat Senin” platformunun özüdür.
Bizim bu alanı oluştururken tek bir niyetimiz vardı:
İnsanların kendilerini hatırlayacakları, nefesleriyle tanışacakları, içlerine doğru yumuşak ama derin bir adım atacakları bir alan açmak.
Burası bir eğitim alanı değil; bir karşılaşma alanı.
Kendinle, nefesinle, geçmişinle, içindeki çocukla, hayatınla…
Bu Hayat Senin’de düzenlediğimiz her çalışma—ister bir nefes seansı, ister bir mindfulness buluşması, ister içsel çocuk meditasyonu—şunu hatırlatıyor:
Hayat, kaçırdığın anlar değil; tam burada olduğun anlardır.
Ve dönüşüm, büyük kararlarla değil, küçük farkındalıklarla başlar.
Eğer sen de bir gün içinden gelen o ince sesi duymak istersen,
sessizliğin içindeki seni çağıran sesi…
Eğer bir ateşin başında göz göze susmak, bir melodinin içinde kendini bulmak istersen…
Biz buradayız.
Bu yolculuk senin için.
Çünkü bu hayat gerçekten senin.
Çünkü bu hayat, sadece senin iç sesinle güzelleşir.