Odanın tam ortasında yere oturmuş sarı ışık altında eski yazılarımı temize çekerken bir yandan da Stamatis Spanoudakus’dan Sea Adagio’yu dinliyorum. Sanki odanın ortasında değil de denizin ortasında beşik gibi bir oraya, bir buraya sallanan gemideyim. Her yer karanlık, ay ve yıldızların cılız ışıkları dalgalarla oynaşıyor. Tam bu duyguya girmişken hop radyoda müzik değişiyor ve ben Noon’un Close to you şarkısı eşliğinde bir bar taburesine savruluyorum! Elimde içki bardağı ile oynarken “Neden ona yakın olmak isterken, en uzak köşede buldum kendimi?” diye hayıflanıyorum. Gerçekte hiç bar taburesine oturmayan ben hayallerde elimde içkiyle bar taburesinde oturuyorum. “Film etkisi adını verdim” bu duruma. İnsan, ruhunu dünyanın dayatmalarından film etkili düşler sayesinde sıyırabiliyor. İşte bu yüzden ruhlarımızın da bedenlerimiz gibi sınırlı olması düşüncesi beni çok korkutuyor. Ruhlarımızın sınırlı olduğu bir dünyada sanatçılar olmazdı. Onlar eserlerinin yaratım sürecinde ruhlarının özgürlüğü kadar etkileyici ve büyüleyici eserler ortaya çıkarabiliyorlar. Düşünsenize müziğin, resmin, şiirin, heykelin, kitapların, tiyatronun, sinemanın, balenin olmadığını… Şimdi bile bazılarımız için çekilmez haldeyken sanatın olmadığı bir dünya neye dönüşürdü? Sanatçılar sanatlarıyla yanından geçip gittiğimiz güzellikleri fark etmemizi sağlıyorlar. Estetiği, naifliği, cesareti, cazibeyi, güzelliği, hatta çirkinliği gözler önüne seriyorlar.

Bir melodi size kanat takıp göklerde uçururken, bir diğeri yunuslarla yarıştırıyor. Müzik, renksiz dünyalarında yaşayan bir ev kadını, hamalı, tezgâhtarı, öğretmeni, manifaturacıyı ekranlarda bildiği Maldivlerin kıyılarına nasıl da sürüklüyor. En ciddi insanların bile kanını kaynatan bir melodi mutlaka vardır. O melodi sayesinde ciddi insanın düğünlerde kendini piste atıp suratında muzip bir gülüşle oynarken görürsünüz. Sözlerinizi anlamasanız da, adını dahi bilmediğiniz Afrika ülkesinden çıkıp dünyaya yayılmış bir müzik sizi ağlatabilir.

Çok güçlüdür notalar. Topu topu yedi notadan evrene yetecek melodi çıkar! Aynı notaları farklı farklı dizerek insanı halden hale gezintiye çıkarabilirsiniz. Müzik matematiğin en güzel halidir. Bu matematiğin bence söze ihtiyacı yoktur. Baklavayı dondurmasız da yersiniz, yine de yanında dondurmayla daha da güzelleşebilir. Yalnız dondurma en iyisinden olmalı, kötü dondurma baklavanın da tadını bozar. O yüzden müzik dinlerken ben pek riske girmem. Genelde sözsüz müzik dinlerim ya da yabancı dil bilmediğim için farklı dillerdeki müzikleri tercih ederim. Radyo’da Aden’e (Yemen) ait müzik çalmaya başladı. Deve sırtında kum tepelerinde gizem dolu tehlikeli bir yolculuğa başlamışken yazıyı sonlandırayım. Belki buradan Gabon’a geçer, pigmelerle iki hoş beş ederim.

Bol melodili günler!

 

Ayşegül ve Masallar • 11/09/2017

About the Author: Ayşegül EKŞİ

Leave A Comment