Geçen gün bir danışanım, gözleri dolarak bana şöyle dedi:
“Onu seviyorum… ama onunlayken kendim olamıyorum.
Hep bir şeyleri tolere etmek zorundayım gibi hissediyorum.”
Bu cümle, birçok ilişkide içten içe yankılanan ve çoğu zaman adı konamayan bir gerçeği taşıyordu:
Birlikteyken yalnız hissetmek.
Duygusal olarak bağlı olduğun, sevdiğin biriyle birlikteyken kendini kısıtlanmış, bastırılmış ya da giderek silikleşen biri gibi hissetmek…
Bu his gerçekten karşımızdaki kişiden mi kaynaklanır?
Yoksa çok daha derinlerde, geçmişimizde kalan ve hâlâ üzerimizde etkili olan bir yerden mi gelir?
Kısıtlanma Hissi Geçmişin Sesi Olabilir
Birçok insan için bu his, bugünkü partneriyle değil, çocuklukta kurduğu hayatta kalma mekanizmalarıyla ilgilidir.
Çocukken:
•Sık sık “Hayır, öyle yapma!” dendiğinde…
•Duygular ifade edildiğinde küçümsendiğinde…
•Kararlar sürekli sorgulandığında…
•Sevgi bir gün verilip ertesi gün geri çekildiğinde…
Zihnin sevgiyle birlikte bir tetiklenme hissi de kodlar.
“Yakınlık = Özgürlüğümü kaybederim.”
Ve bu denklem, yetişkinlikte en sevdiğimiz insanlara karşı bile devreye girer.
Bir Danışanımın Hikâyesi
Danışanım Elif, üç yıldır Cem ile birlikteydi.
Beni aradığında sesi kırıktı:
“Ona ne zaman yaklaşsam geri çekiliyor. Onunlayken kendim olamıyorum.”
Cem ise terapi sürecinde şöyle dedi:
“Elif’i seviyorum ama birlikte zaman geçirdikçe üzerimde baskı hissediyorum. Kendimi kaybediyormuş gibi oluyorum.”
Süreç ilerledikçe, Cem’in çocukluğunda aşırı baskıcı bir babayla büyüdüğünü öğrendik.
Sevgi, onun için hep bir şeylerin karşılığında gelmişti: itaat, sessizlik, kurallara uyum.
Zihni şu kodu yazmıştı:
“Birlikte olunan kişi seni kontrol eder.”
Ve bu yüzden Elif’in sevgisi bile zaman zaman boğucu geliyordu.
Bu, Elif’in davranışlarıyla değil, Cem’in geçmişte sevilirken yaşadığı bedellerle ilgiliydi.
Mindfulness temelli çalışmalarda, Cem bu duygunun bugünden değil, geçmişten geldiğini fark etti.
O anlarda geri çekilmek yerine ne hissettiğine baktığında, eski bir korkunun içinde kaybolduğunu görebiliyordu.
Elif ise artık bu tepkileri kişisel almayarak, Cem’e karşı daha şefkatli ama sınırlarını bilen bir yerden yaklaşabiliyordu.
Bu farkındalık, ilişkide bir şeyleri değiştirdi.
Kopmaktan korktukları yerde, birbirlerini gerçekten görmeye başladılar.
Mindful Bir İlişki Ne Demektir?
Mindful ilişkiler, geçmişin yükünü bugünün omuzlarına yüklemez.
Tepki yerine gözlem, suçlama yerine empati, bastırma yerine ifade sunar.
Partneri kontrol etmek ya da onun tarafından şekillendirilmek yerine, birlikte var olmayı mümkün kılar.
Mindful ilişkilerde:
•Duygular bastırılmaz, tanınır.
•Partner düşman değil, aynadır.
•Geçmişin yaraları fark edilir ama bugüne taşınmaz.
•Kendi benliğimizden vazgeçmeden “biz” olabiliriz.
Belki de Bu Yalnızlık, İçindeki Çocuğun Sesi
Eğer bir ilişkide birlikteyken bile yalnız hissediyorsan,
belki bu, içindeki küçük çocuğun duyulmak istediği andır.
Belki o çocuk, “Yakın olabilirim ama varlığımı kaybetmeden.
Sevebilirim ama kendim olmaktan vazgeçmeden,” demek istiyordur.
Mindfulness bu sesi bastırmak yerine duymamıza, anlamamıza ve dönüştürmemize yardım eder.
Ve Son Olarak…
Gerçek sevgi, kendinden ödün vermek değil;
kendine alan açarken birlikte kalabilmektir.
Kendini kaybetmeden sevebilmek…
İşte ilişkilerde ruhu özgür bırakan yer tam da burasıdır.
Nur Hayat Yıldız
Mindfulness & Nefes Eğitmeni
About the Author: Nur Hayat Yıldız
.Bütünsel Dönüşüm Rehberi .Mindfulness ve Nefes Eğitmeni

Leave A Comment