“Senin sustukların, çocuğunun sesi olabilir.”
Hepimizin içinde bastırılmış bir hikâye var.
İfade edilememiş bir duygu, tamamlanmamış bir cümle, çocukluktan kalan görünmez bir yük…

Bazılarımız annemizin suskunluğunda büyüdük, bazılarımız babamızın konuşulmayan hayal kırıklıklarıyla.
“Ben onlar gibi olmayacağım” dedik… ama bir gün fark ettik ki:
“Tam da annem gibi davrandım.”
“Babamın aynısı olmuşum.”

Gerçek benliğimizi inşa edemeden, direnmeye çalıştık.
Ama bastırdıklarımızı taşıyor, fark etmeden çocuklarımıza aktarıyoruz.
Çünkü fark edilmemiş her duygu, aktarılmaya mahkûmdur.
Bu bir kader değil, ama farkındalık olmadan kader gibi işler.

Bir çocuk, sadece söylenenleri değil, hissedileni kodlar.
Ve biz sustukça, onların içindeki küçük ses bağırır:
“Lütfen biri bu hikâyeyi tamamlasın artık.”

Bu yüzden cesur bir karar gerekir:
İçindeki çocuğa bakmak…
Sevgisiz kaldığını, görülmediğini fark etmek…
Ve artık bu yük aktarılmasın diye, o yaraları şefkatle sarmak.

Bu, suçlamak değil; anlamak.
Affetmek değil; taşımamaya karar vermek.
Ve zinciri sevgiyle kırmak.

Çünkü sen değiştiğinde, bir nesil seninle birlikte şifalanır.
Geçmişin yaralarını fark eden biri, geleceğin hikâyesini yeniden yazabilir.

Belki bu yazı, içindeki o küçük sarsıntıdır…
Ve artık çocuklarının yüklenmesini istemediğin her şeyi,
Kendin için fark etme zamanındasındır.

Sen kendin için başlarsın,
Ama bir nesil seninle birlikte nefes alır.

Nur Hayat Yıldız
Mindfulness & Nefes Eğitmeni

About the Author: Nur Hayat Yıldız
.Bütünsel Dönüşüm Rehberi .Mindfulness ve Nefes Eğitmeni

Leave A Comment